Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
426 syf.
·
Puan vermedi
·
92 günde okudu
Gerçekten, Türk Milleti'ne Hangi Atatürk Anlatılmış!
Attila İlhan
Attila İlhan
Attila İlhan tarafından 1975 ila 1980 yıllarında kaleme alınmış denemeler ve 2002 yılında yine yazar tarafından yazılmış denemelerden oluşan bir eser. Dönemin siyasi ve ideolojik gelişmelerini Mustafa Kemal'in söylevlerinden elde edilen bakış açısına göre eleştirel şekilde kaleme almış ve elbette bunda çok başarılı olmuş. Her ne kadar özellikle son bölümde Sosyalizm, Komunizm ve bu ideolojilerin temsilcisi günümüz yönetimlerine karşı fazlaca iyimser bakmış olsa ve özellikle Sovyet yönetiminin eylemlerindeki emperyalist tutumu biraz geri planda bırakmış olsa da, Türk Kurtuluş Savaşı ve İnkılabını sol perspektiften tasviri oldukça kıymetli.
Hangi Atatürk
Hangi Atatürk
Hangi Atatürk
Hangi AtatürkAttila İlhan · İş Bankası Kültür Yayınları · 20031,290 okunma
Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele gibi birinci derecedeki sorumlular rejimin yeminli düşmanı değildiler. Atatürk'le bozuşmalarında kişisel alınganlıklar rol oynamıştı. Bunlar, Kurtuluş Savaşı'nda büyük hizmetler gördükleri halde sonradan bir kenara itildikleri inancındaydılar ve bunda tamamıyla haksız da sayılmazlardı. Ancak devrimler bir ekip meselesiydi ve Gazi, aklındakileri ancak "öteki ekip" ile gerçekleştirebileceğini görmüştü. O ekip dinamik, gözüpek ve radikaldi. Gazi, TCF'nın başına geçenleri "pısırık" bulmuştu. Zaten bunlar da, cumhuriyetin ilanı gibi büyük hamleleri ortam daha olgunlaştıktan sonra yapılması gereken hareketler olarak görüyorlardı.
Reklam
Atatürk'ün tabutu başında nöbet tutan askerlere dair..
Dolmabahçe katafalkında sunumu sırasında Atatürk'ün tabutu başında nöbet bekleyen dört general ve iki er de katafalk gelenekleriyle uyum içerisindeydi; bu geleneklerde, nöbet süresi boyunca ölen kişinin yakınları (aile üyeleri ya da arkadaşları) katafalkın her bir köşesinde ayakta durur ve tabuta " bekçilik" eder. Katafalklar genelde kare ya da dikdörtgen şeklinde olur, bu da çoğunlukla dört kişinin nöbet tutacağı anlamına gelir. Atatürk' ün katafalkındaki fazladan iki kişi de, tıpkı altı meşale gibi, muhtemelen Kemalizmin altı payandasını temsil ediyordu. Kesin olan şu ki, Dolmabahçe Sarayı'ndaki irticalen hazırlanmış katafalkın başında nöbet tutan dört general (Fahreddin Altay, Halis Bıyıktay, Cemil Cahit Toydemir ve Ali Sayit Akbaytogan) Kurtuluş Savaşı (1919-22) komutanları ve gazileriydi (Güler 2000, 66). Döneme ait filmlerde bu generallerin gözlerinden yaşlar aktığı görülmektedir. Diğer iki asker ise piyade erleriydi ve ilginç bir şekilde tören üniforması değil, kamalı, süngülü, uyku tulumlu ve fişeklikli tam muharebe teçhizatıyla donatılmıştı. Dolayısıyla, dört general muhtemelen Atatürk' ün Türk ulusunun bağımsızlık mücadelesindeki rolünü simgelerken, fazladan iki askerin mevcudiyeti, hem seçkin subaylar hem de askere alınan erler bir arada olarak tüm Türk toplumunun kolektif temsili şeklinde okunabilir.
DİN VE PARA BELASI İNSANLIĞIN SON İBRETİNİ YAŞATTI Sömürgecilerin iki temel araçları var; Biri din, diğeri para! Din ile beyin yıkar, uyuşturur görünmeyeni satar, para ile görünen madde gücü kimin elinde ise satın alır.
Genç kuşaklara devrim deyince akıllarına Lenin, Mao, Guevara, belki Yaser Arafat geliyor da, Atatürk gelmiyor. Devrim tarihi daha yarım yüzyılı doldurmadan ve daha onun başlangıcında tanımlanmış amaçlarına ulaşmadan başka ufuklardan medet uman bu devrimciler niçin ortaya çıkıyor? Kurtuluş Savaşı'nı iyice öğrenmeden Çin devrimini öğrenmek nasıl bir düşünce düzeyinin ürünüdür? Ve Kurtuluş Savaşı'nda çarpışıp Gazi'yi hayranlıkla bağrına basmış adamın oğlu nasıl Atatürk düşmanı oluyor?
... Yeni Osmanlıları izleyen Jön Türklerin ve lttihadı Terakki'nin ideolojisinde, dinsel öğe, imparatorluğu kurtarma önerilerinde eski yerini yitirmiştir. Türkiye gibi yüzyıllar boyu İslam ideolojisinin egemen olduğu bir ülkede bu ideolojiden uzaklaşmak, toplumun hayatında yerleşmiş değerlerden, geleneklerden, yaşayış biçimlerinden uzaklaşmak demektir. Yöneten ve yönetilen sınıflar arasında Batılılaşma hareketinden önceki kopukluk, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, temelde yatan lslam ideolojisinin ve bunun günlük yaşamdaki pratiğinin bütünleştirici rolü dolayısıyla önemli ölçüde kapatılabiliyordu da. Oysa Batılılaşma, temelde yatan bu ideolojik bütünlüğü bozmak, pratiğine yansıyan cemaat (toplum) hayatını sarsmak suretiyle, toplumun üst ve alt tabakaları arasındaki kopukluğu daha da derinleştirdi diyebiliriz. Bu, işin bir yönü. Çünkü Batılılaşmanın yaygınlaşmasına karşın üst tabakaları da ne tüm Batılı ne tüm Osmanlı idi. Aydınların siyasal ve felsefi görüşleri ne olursa olsun, genelde iki uygarlık arasındaki bir bocalama söz konusuydu... ...... Aydın sınıfın kendi bu değerler arasında bir denge bulmada bocalar hale gelmişti; ne tam olarak Batı değerlerini kabul edebiliyor ne de eski değerlerle yetinebiliyordu. Birinci Dünya Savaşı, Mütareke, Kurtuluş Savaşı ve onu izleyen Atatürk devrimleri Türkiye'de Batılılaşma karşısındaki tutumu daha da karmaşık bir düzeye çıkarmış ve sürekli olarak gündemde tutmuştur.
Sayfa 20 - İletişim Yayınları, 10. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Reklam
248 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
YAŞA FENERBAHÇE
İzmir kitap fuarı öncesinde Sinan Meydanın da fuara geleceğini öğrendiğimde aldığım bir kitap Sarı Lacivert Kurtuluş. Kitabı, yazarına imzalattım ve ilk işim yeni aldığım kitabımı okumak oldu. Son yıllarda olduğu gibi bu yıl ve özellikle bu günlerde Fenerbahçe'nin zor bir dönemden geçtiği bu zamanda kitabı okuyor olmam da manidar. Kitabı
Sarı Lacivert Kurtuluş
Sarı Lacivert KurtuluşSinan Meydan · İnkılâp Kitabevi · 2010198 okunma
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Yirmi bin insanı Nazi soykırımından kurtaran bir kahramanın öyküsü
Bu kitap için ne desem az. Aslında Behiç Erkin için ne desem az demem daha doğru olabilirdi. Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı'nda savaşmış bir komutan. Demiryollarını millileştiren kişi, bakanlık yapmış. Atatürk'ün yakınlarına verdiği 37 soyisimden 9.suna sahip kişi. Ah ne büyük bir onur. Ne güzel bir hayat. Ne mutlu ona. Ne mutlu bu kitap vasıtasıyla onu tanımış olan bizlere. Bu kitapta Fransa Büyükelçiliği sırasında (Vichy'de konsolosluk. Orası işgal edilmemiş bölge ama sonradan işgal edilecek.) Behiç Bey'in demir gibi iradesi ile Fransız ve Almanlara, Türk vatandaşlarının haklarını korumak için, isteklerini nasıl yaptırdığını okudum. Diplomasinin nasıl yapılacağını siyasilerimiz tarihten okuyarak öğrensinler. Eğilmeden bükülmeden demirden bir irade nasıl olurmuş öğrensinler. Fransa'ya yerleşmiş Yahudi varandaşlarımızı korumak için durmadan, yılmadan çalışan bir adam Behiç Bey. Hatta Osmanlı topraklarında doğmuş ama Fransa'ya yerleşip Fransız vatandaşı olmuş Türklerin hakkını korumak için elinden geleni yapan kişi. Okudukların karşısında ne kadar gururlandım anlatamam. İstiklal Madalyası sahibi, Almanların en değerli nişanı olan Birinci Dereceden Demir Haç Madalyası sahibi, Fransızların en yüksek nişanı olan Birinci Dereceden Legion, D'Honneur Madalyası sahibi. O dünyaya örnek bir Türk. O, dünyaya insanlık dersi veren bir Türk. O Nazi Almanyasına kafa tutabilen, Nazilerden daha Nazici olan Fransızlara lafa tutabilen bir insan. En beğendiğim kitaplar arasında ilk sıralarda yükseldi bile.
Büyükelçi
BüyükelçiEmir Kıvırcık · Goa Yayınevi · 2007253 okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Gazi Mustafa Kemal Atatürk kitabı, İlber Ortaylı tarafından yazılmış bir biyografi kitabı. Kitapta Atatürk'ün hayatı ve liderliği anlatılmıştır. Atatürk'ün gençlik yıllarından itibaren askeri kariyeri, Kurtuluş Savaşı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve modernleşme çabaları gibi önemli dönemlerini kapsar ve anlatılır.Mustafa Kemal
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Gazi Mustafa Kemal Atatürkİlber Ortaylı · Kronik Kitap · 201811,3bin okunma
Kâzım Karabekir Paşa, Mehmed Emin Paşa’nın oğludur. Başarılı bir Harb Okulu ve kurmay eğitimi görmüştür. Mustafa Kemal Paşa ile aynı kuşaktandır. İsmet Paşa ile çok erkenden arkadaş olduğu halde, Mustafa Kemal Paşa’yı uzaktan tanımış fakat kendisine hayranlık ve bağlılığını Mütareke döneminde bildirmiştir. Bu desteğini devam ettirmiştir ki İstiklâl Savaşı tarihimizin en önemli, en faziletli olayıdır.1948’de TBMM başkanı iken vefat eden Korgeneral Kâzım Karabekir Paşa, herkesçe malum, Kurtuluş Savaşımızı başlatan Mustafa Kemal Paşa’nın baş destekçisidir. İstanbul Hükûmeti’nin emirlerine rağmen Mustafa Kemal Paşa’nın emrine giren Karabekir Paşa, II. Meşrutiyet devrinde gençleştirilen ordudaki genç kumandanların içinde bildiği lisanlar, tarih, coğrafya bilgisi, musikideki ustalığı ile en göze batan, aydın bir subaydır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.